Güncel

ATİK’ten Ermeni Soykırımı’nın 106 yılında açıklama

Avrupa Türkiyeli İşçiler Konfederasyonu (ATİK) "Ermenileri Ve Rumları, Süryanileri, Ezidileri Hedef Alan Soykırımı 106. Yılında Kınıyoruz!" başlıklı bir açıklama yaptı.

Avrupa Türkiyeli İşçiler Konfederasyonu (ATİK) Ermeni Soykırımının 106. yılında yaptığı açıklamada,  katliamda yaşamını yitirenler anılırken katliamı yapanları lanetlendi.

ATİK, yaptığı açıklamaya, “Ermeni soykırımının üzerinden 106 yıl geçti. 24 Nisan 1915 başlangıç tarihini oluşturan soykırım, Türk Devleti tarafından hala kabul edilmemişse de, dünya kamuoyu tarafından Ermeni soykırımı genelde kabul edilmiştir.

Bunun sonucu her 24 Nisan’da soykırım, tüm dünya çapında anımsanır. Soykırımda ve tehcirde öldürülen Ermeniler anılır, soykırımı yapan devlet kınanır, lanetlenir ve dünya çapında mahkum  edilir” şeklindeki sözlerle başladı.

ATİK,  “Ermenilerle beraber Rumlar, Süryaniler, Keldaniler, Ezidiler, Yahudiler Müslüman olmadıkları için Osmanlı İmparatorluğu’nun Millet-i Mahkume (Mahkum Millet) statüsünde, dini baskı ve tahakküm altına alınan toplumlardı. 19. yüzyılda Ermeniler ve Rumlar ulusal yapıya kavuşunca, dini baskıyla beraber ulusal baskıya da tabi tutuldular. Bunun sonucu II. Abdülhamit tarafından ilan edilen Pan-İslamizm doktrini ile beraber, 1908’de iktidarı ele geçiren İttihat Ve Terakki Cemiyeti (İTC) tarafından Pan-Türkizm doktrini de uygulamaya kondu.

Bu doktrinler Müslüman olmayan ve ulusal kimliğe kavuşan toplumların topraklarına ve yarattıkları değerlere, zenginliklere el koymayı, onları soykırımla yok etmeyi hedefliyordu. Bunun sonucu yaşadıkları topraklardan onların izlerini tümden silmeyi hedeflemişlerdir. Böylece Pan-İslamizm ve Pan-Türkizm doktrini pratiğe indirgenerek Ermenileri, Rumları, Süryanileri, Keldanileri, Ezidileri, Yahudileri hedef alan soykırım gerçekleştirildi” şeklindeki ifadelerle döneme dair aktarımda bulundu.

Bunun sonucu II. Abdülhamit döneminde 1887’de başlayan Zeytun (Maraş), 1892-1894 yıllarında Sason (Siirt, Muş,), Van, Erzurum, Kilikya (Adana ve civarı), Bitlis, Palu, Erzincan, Dikranagerd (Amed), Bayburt, Mersin, Kayseri vb. irili-ufaklı yörelerde 300 bin civarında Ermeni katledilmiştir. 1915-1916 yıllarında İttihat ve Terakki Cemiyeti (İTC) döneminde Ermenilerin yaşadığı tüm topraklarda 1,5 milyon Ermeni soykırımla yokedilmiş ve tehcir edildiğini, 1919-1923 yıllarında “Kurtuluş Savaşı”ında 200 bin civarında Ermeni soykırımla katledildiğini ve soykırımda toplam katledilen Ermeni sayısı 2 milyon olduğunu dile getirdi.

Açıklamada, “Ayrıca 1915-1916 soykırımında Trakya, Ege ve Karadeniz’de Rumlar da soykırıma ve tehcire tabi tutulmuşlardır. Ve 1919-1923 Kurtuluş Savaşı’nda Ege’de Rumlar ve Karadeniz’de Samsun, Rize, Tokat, Gümüşhane, Trabzon vb. illerde 300 binden fazla Pontoslu Rum da Kemalistlerin ve çetelerinin soykırımına maruz kalmışlardır.  Toplam soykırım kurbanı Rum sayısı 1,5 milyonu bulmuştur.

Ayrıca 1915-1916 soykırımında Diyarbakır, Mardin, Siirt, Suriye ve Irak topraklarında da 500 bin civarında Süryani soykırımla katledilmiştir. Kalanlar sürgüne zorlanmış, topraklarına ve yarattıkları değerlere el konulmuştur. Ayrıca o yörelerdeki Ezidi Kürtler’de katledildi. Onlar da soykırımın hedefi oldular.  Pantürkizm ve Panislamizm Süryanileri ve Ezidi Kürtleri’de hedef almıştır. Nitekim soykırım sonrası sağ kalan Süryaniler, Keldaniler topraklarından göç etmişlerdir. Ezidilerin çoğunluğu da soykırım sonrası Ermenistan’a göç etmiş ve oraya yerleşmişlerdir. Nitekim bugünkü Ermenistan sınırlarındaki Ezidiler soykırım sonrası göç edenlerin ardıllarıdırlar.

Soykırım sürecindeki diğer önemli bir gerçeklikte, emperyalist güçlerin bu süreçte katliama verdikleri destektir. Başta Almanya olmak üzere, bütün Avrupa ülkeleri verdikleri destekten dolayı en az faşist TC kadar bu soykırımdan sorumludurlar” şeklinde ifadelere yer verildi.

ATİK, bu devlet azınlıkta kalan Ermeniler, Süryaniler, Rumlar dışında, Kürt ulusuna karşı ilhak ettiği topraklar üzerinde ulusal baskı uygulamış olduğunu sözlerine ekleyerek,  “Ama Kürtler örgütlenerek TC’ye karşı haklı ve meşru bir mücadele vermektedirler. Ayrıca mevcut devletin sınıfsal, siyasal ve sosyal sorunları devleti iyice sarmal bir durum içerisine sokmuştur. Temelleri giderek sarsılan  siyasi iktidar, eninde sonunda yıkıma uğrayacaktır” dedi.

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu